Bir Kadın İsterse Dünyayı Değiştirebilir Mi
Günümüzde toplumumuzda bu konuda bazı aksaklıkların olduğunu görsek dahi kadınlarımızın bizler için en değerli varlıklar olduğunun hepimiz farkındayız. Bununla ilgili olarak daha net açıklamalar yapabilmek adına eski Türk toplumlarında kadının yeri hakkında daha detaylı bilgi vermek isteriz. Türklerin İslamiyet ile tanışmasından önceki Türk toplumlarında kadın, tıpkı erkek gibi bir sosyal konuma sahipti. Örneğin ülke yönetimi noktasında Hakan adı verilen hükümdarlar, ülke ile ilgili kararları tek başlarına alamıyorlardı. Kararın geçerli sayılabilmesi için Hatunun da imzası gerekliydi.
Bununla birlikte kadınlar tek başına yaşama, savaşma, avlanma konularında da çok başarılıydılar. Yani Türk kadını, eski dönemlerde belki de bir erkekten daha fazla ayakta durabilme yetisine sahip onurlu bir kadındır. Günümüzde bu durum aynı şekilde olmasa da inanıyoruz ki her Türk kanı taşıyan kadının damarlarında bu güç dolaşmaktadır. Bu sebepten dolayı kadının dünyayı değiştirebilmesi elbette ki mümkündür. Dünyayı değiştiren, yenilikler çıkaran, fetihler yapan her erkeği dünyaya getiren, ona hayat veren bir annesi vardır. Bu nedenle kadın, Allah’ın yaratıcı gücünün dünya üzerindeki elçisi olarak değerlendirilebilir. Kadınlar, yepyeni bir yaşama doğum verebilen mükemmel bedenleriyle dünyaya indirilmişlerdir. Bu nedenle kadın, güçlü olduğu kadar kutsal da bir canlıdır.
Kadın, eğer içindeki gücü fark eder ve buna göre hareket etmeye başlarsa tabi ki de tıpkı erkek kadar dünya üzerinde etkin olabilir, hatta dünyayı da bir erkeğin değiştirdiği gibi kolaylıkla değiştirebilir. Ancak günümüzde kadın üzerine dayatılan onca olumsuzluk nedeniyle kadınlar, içlerindeki gerçek gücü görememekte ve toplum içerisinde pasif kalmaktadırlar.